Menopoz Diyeti

Yağ eriten zayıflama çayı

Vücut yağlarını eritmek için zayıflama çayını sabah ve akşam içerek yağlarınızdan kurtulabilirsiniz...

Devamını oku >>

Hangi Cilde Hangi Fondoten

İlaçlarla ilgili şok iddia!



Kullandığımız ilaçların yan etkileri olduğunu hepimiz az çok biliriz ve genelde bu yan etkilere karşı önceden uyarılırız. Peki bu yan etkiler bizi ölüme götürüyor ama haberimiz bile olmuyorsa?

Amerikalı uzman kimyager Shane Ellison, ilaçlara verdiği onayı dünyada ölçü olarak kabul edilen Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) bazı ilaçlara çıkar karşılığı onay verdiğini iddia ediyor. Ellison, Türkiye'de de kullanılan FDA onaylı ilaçların yan etkileri nedeniyle her 5 dakikada bir ölüm gerçekleştiğini söylüyor.

Kullandığımız ilaçların yan etkileri olduğunu hepimiz az çok biliriz ve genelde bu yan etkilere karşı önceden uyarılırız. Peki bu yan etkiler bizi ölüme götürüyor ama haberimiz bile olmuyorsa? İlaç üretim fabrikalarında uzman kimyager olarak çalışan Amerikalı Shane Ellison, bu korkunç ihtimalin gerçek olabileceğini iddia ediyor.

Terapötik beslenme (tedavi edici beslenme) konusunda dünya çapında bir otorite olarak tanınan Shane Ellison, yazdığı “Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar” kitabında şok iddialarda bulunuyor. Ellison'a göre FDA'nın onayladığı ve doktorların reçetelere yazdığı ilaçların bir kısmı öldürücü yan etkilere sahip.

YAN ETKİLER GÖZ ARDI EDİLİYOR

Ellison, üzerinde çalıştığı ve ciddi yan etkilere sahip olduğu tespit edilen ilacın laboratuvar rapor sonuçlarının tam tersi bir propagandayla satılmaya devam ettiğini görünce istifa ederek sağlık efsaneleri üzerine eğilmeye başlamış. Kitabında FDA'nın geniş bir yetkisinin olmasının onayladığı ilaçların güvenilir ve etkin olduğu gibi bir düşünce oluşturduğunu anlatan Allison, hayat kurtaran pek çok ilacı ayrı tutarak, bazı ilaçların zararlı yan etkilerinin göz ardı edildiğini ve pek çok ilacın da gereksiz yere insanlara kullandırıldığını iddia ediyor.

FDA uzmanlarının yarıdan fazlasının ilaç şirketleriyle doğrudan maddi ilişkileri olduğu ifade edilen kitapta, uzmanların çoğunun ilaç şirketlerinden hisse sahibi olduğu ya da danışma ücreti veya araştırma ödeneği aldığı anlatılıyor.

SALGIN HASTALIK GİBİ

Eski FDA biyoistatikçisi Michael Elashoff'un “FDA görevlileri 'Bu ilacı onaylamalı mıyız?' diye sormuyorlar. Onlar 'Bu ilacın onaylanmasını nasıl sağlayabiliriz?' diye soruyorlar” sözlerini de aktaran kitaba göre, FDA halkın sağlığını etkileyecek ilaçları yeterli derecede incelemeden onaylayan bir hükümet kuruluşu.

20 yılı aşkın süre FDA üyesi olan David Graham'ın bir söyleşide “İlacı onaylayan kişiler, bu ilaçla ilgili bir güvenlik sorunu olduğunu gördüklerinde, tavır koymada son derece isteksiz davranırlar. Çünkü bu onlara kötü bir şekilde yansıyacaktır” dediği de aktarılıyor. FDA tarafından onaylanmış birçok ilacın, her yıl yaklaşık 106 bin kişiyi öldürdüğü, bunun da her 5 dakikada gerçekleşen bir ölüme karşılık geldiği de kitapta verilen bilgiler arasında.

KOLESTEROL ÖMRÜ UZATIYOR

Ellison'un bir başka iddiası da aslında hastalık sayılamayacak sıradan şikayetlerin, bir hastalıkmış gibi etiketlenerek hastalık icat edildiği ve bu hastalığa karşı geliştirilen ilaçların gereksiz yere insanlara kullandırıldığı. Bir görevi de ilaç reklamlarını denetlemek olan FDA bu ilaç reklamlarına göz yumuyor.

Ellison bu hastalıklardan birinin “kolesterol” olduğunu söylüyor. Ellison'a göre kolesterol seviyesiyle damar sertleşmesinin hiçbir ilgisi olmadığı yapılan çalışmalarla kanıtlanmış. Hatta yüksek kolesterolün ömrü uzattığını ifade ediyor Ellison. Kitabının Batı tıbbına değil, Amerikan doktor, hasta ve ilaç şirketlerinin açgözlülüğüne bir saldırı olduğunu söyleyen Ellison, sağlıklı bir yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları kazanmak gerektiğinin altını çiziyor.

Şüpheli ilaçlar

Posicor isimli ilaç deneylerde bu ilacı kullanan hastalarda ölümün, plasebo kullananlara göre daha yüksek gözükmesine rağmen, 1997 yılında yüksek tansiyon tedavisi için onaylandı. Piyasaya sürüldükten sonra 200 kişi öldü. İlaç 1998'de piyasadan çekildi.

Vioxx isimli ağrı kesici yapılan araştırmalarda kalp krizine neden olmasına rağmen onaylandı. Sekiz ülkede satılan Vioxx'un 88 bin ila 139 bin Amerikalı'ya zarar verdiği düşünülüyor. İlaç yasaklandı.

En sık kullanılan antidepresanlardan biri olan Prozac'ın agresif davranışlara ve intihara neden olabildiği yapılan deneylerde görüldü. FDA kendi yaptığı analizde, 1987'den itibaren Prozac'la ilişkili 20 binden fazla intihar olduğunu açıkladı.

Antipsikotik olan Zyprexa ile ilgili 6 haftalık klinik araştırmalarda 20 ölüm görüldü, bunun 12'si intihardı. Çalışmalar kısa süreli ilaç kullanımının sonucunda tip II diyabet görülme olasılığının 10 kat arttığına işaret etti.

Uzman görüşü

Para var oldukça böyle şeyler olacaktır

İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fak. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Metabolizma ve Beslenme Bilimdalı üyesi olan ve bu konuyu yakından takip eden Prof. Dr. Ahmet Aydın FDA hakkındaki iddiaları şöyle dillendiriyor. “Bir çok ülkede yabancı ilaçlar onaylanırken “FDA'dan geçti mi?” diye sorulur.

Bu “FDA'dan geçen bir ilacın üzerinde gerekli deneyler yapılmıştır. O kabul ediyorsa biz de kabul ederiz” gibi bir iyi niyetle söyleniyor. Birçok ilaç için bu doğru da olabilir. Ama bazen o çalışmaların saptırıldığını görebiliyoruz. FDA'nın, 'her yaptığı kötüdür' demek istemiyorum ama zaman zaman hatalar yapıyor. Çünkü paranın bir gücü var ve bu Amerika'da daha etkin çalışıyor. Para var olduğu müddetçe bu tür şeyleri göreceğiz. Mesela FDA'nın Vioxx adlı ilaç hakkında defalarca uyarılmasına rağmen ilacı piyasaya çıkarması bir hataydı. Yaşanan felç olaylarından sonra yasaklandı.

FDA güvenilir bir kurum iddialar gerçek değil

Kendisine ülkemizde de çok miktarda kullanılan Prozac isimli antideprasanın güvenilirliğini sorduğumuz Memory Center Nöropsikiyatri Merkezinden Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuz Tan ise iddialara katılmıyor: “FDA dünyanın en önemli ve güvenilir kurumlarından biridir. Bu iddiaları dile getirenler, Amerika gibi hukuk sisteminin gayet gelişmiş olduğu bir ülkede neden yargıya başvurmuyorlar.

FDA'da bütün ilaçlar için gerekli olan deneyler bilim kurullarıyla titizlikle gerçekleştirilir. Faydası zararından ağır basıyorsa, gerekli uyarıları da yaparak ilacı piyasaya sürer. Prozac ise antidepresanlar arasında en güvenilir olanlarından biridir. İlk antidepresanlar mayalı ürünlerle birlikte alındığında ölüme bile neden oluyordu. Prozac ise günümüzde hamilelerde bile güvenle kullanılabilen bir ilaçtır. İntihar eğilimini arttırmaz, azaltır

Evdeki stres, çocuğu hasta ediyor



Stresli ebeveynlerin çocukları daha çok hasta oluyor...

İngiltere’de yürütülen bir araştırma, stresli anne babaların çocuklarının hastalıklara daha yatkın olduğunu gösterdi.

Sürekli diken üzerinde yaşamak zorunda kalan çocukların bağışıklık sistemleri zayıflıyor bu da onları enfeksiyonlara açık hale getiriyor.

Uzmanlar, bu çocukların diğerlerinden kat ve kat daha fazla hasta olduğunu vurguluyor.

Cinsel IQ Hesaplama Testi

Domuz Gribi (Swine Flu)

'Aldatan erkekler panikatak oluyor'



Uzman klinik psikologu Yıldız Burkovik, panitak rahatsızlığını anlattı ve belirtilerini sıraladı. Burkovik, bu rahatsızlığın en çok aldatan erkeklerde görüldüğünü açıkladı.

Panik atak en çok yaşanan psikiyatrik şikayetlerden birisi. Ani olarak, beklenmedik bir anda ve yerde ortaya çıkan bir hastalık. Çoğunlukla 5-10 dakika veya 20-30 dakika ya da ender olarak bir veya birkaç saat sürebiliyor. Panik Bozukluğu tanılı hastaların % 75-80'i kadınlardan oluşuyor. Toplum içinde görülme sıklığı % 1,5-3,5 arasındadır.

Kişi atak sırasında şu duygulara kapılıyor:



· Eyvah kalp krizi geçiriyorum.

· Kalbim ağzımdan çıkacak.

· Boğuluyorum

· Nefesim kesiliyor

· Göğsümü bir yumruk tıkadı

· Dengemi kaybediyorum

· Bayılacağım

· Beyin kanaması geçiriyorum

· Yer ayağımın altından kayıyor

· Aklımı kaçırıyorum

· Çıldırıyorum

· Kontrolümü kaybediyorum

· Yüz felci geçiriyorum

· Kollarım benim değil gibi

· Bacaklarım kopmuş gibi

· Dizlerimin bağı çözüldü

· Tüm vücudum yanıyor, biber sürülmüş gibi

Yıllardır bu konular üzerinde çalışan NP GRUP Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Uzman Klinik Psikologu ve 4 yıldır SKY TURK’te PSİKOYORUM programını sunan Yıldız Burkovik ilginç bir klinik deneyimini Haber 7 ile paylaştı.

Psk. Yıldız Burkovik, "Eşlerini aldatan erkler genellikle panik atağa maruz kalıyor" diyor. Klinik deneyimlerinin kendisini bu sonuca vardırdığını belirtiyor. Aldatmanın temelindeki heyecanının önemli bir duygu durumu olduğunu söyleyen Burkovik, klinik gözlemlerine ilişkin olarak şunları paylaşıyor:

“Gizli ve saklı bir olayı yaşamak insanı daha çok heyecana sevk eder. Başarma, başarılı olma, iki veya üç ya da birkaç kişiyi birden idare edebilme kolay bir durum değildir, tüm tilkilerin kuyruklarını birbirine dolamadan kendi çevrelerinde dönmeleri gibi.

İdare edebilme derken, bir kişinin bir diğerinden haberdar olmaması yani kuyrukların bir diğerine dolanmaması, aldatmayı yapan kişi için bu durumu sağlayabilmek stratejik bir hadisedir ve kişi bunu başardıkça haz duyar, kendisini güçlü hisseder. Ancak bir zaman sonra kayıplarının ne olabileceğini fark etme düşüncesi devreye girmeye başlar, başlarda bir oyun gibiyken bu durum giderek daha gerçekçi olmaya başlar. Çünkü artık, günlük yaşam içinde daha çok zaman geçirilen ikinci kişi, kendisine daha fazla zaman, sevgi ve şefkat istemeye başlar ve kıyaslamalarla sorumlulukların artışı devreye girer.

Başlangıçta bu durumu hesaplamayan, ‘gerekirse daha sonra düşünürüm’ diye boş veren ya da düşünmeyi erteleyen erkek veya kadın bir zaman sonra kaygı duymaya başlar. Ve aslında yasak bir ilişki başlangıçta tatlı bir heyecan iken sıkıntıya dönüşmeye doğru yol alır ve iç sıkıntısı kaygı diye adlandırılan anksiyete kendisini göstermeye başlar.

Bu sefer ortaya eşin ve sevgilinin birbirlerini fark etmemeleri üzerine stratejiler kurma oyunu devreye girer, ancak bu oyun daha tehlikeli olmaya başlar, çünkü başlarda” önemli değil sadece zamanı beraber hoş geçirelim” diye başlanan ilişki artık ciddi düşüncelerle dolmaya başlamıştır. Hesaplar değişir, diğer kişi sürekli telefonlarla aramaya başlar ki, bu sefer asıl eş de çeşitli işaretlerden dolayı durumu fark etmeye başlayacaktır.

Doğal olarak sıkıntı artar ve kişiler artık her an bir şey olabilir beklentisine kapılırlar. Kimi zaman nefesler tutulur; düşünceye dalıp da kaygı çoğaldıkça insanın nefesi de değişmeye başlar, sık ya da tutuk alınan nefesler düzeni bozar ve iç sıkıntısı derin düşünceyle birlikte karşılaşınca hatalı nefeslerle birlikte panik atak kendisini göstermeye başlar.

Hatalı nefes kişinin kasılmasını, kaslarının gergin olmasını sağlar ve algılamada zorluklar kaygının çoğalmasına sebebiyet veriri ve kalp çarpıntısı kendisini gösterir. Her an bir şey olacak hissi ve beklentisiyle panik duygusu artık daha belirginleşir. Rahat bir yaşamda iken bir küçük heyecan uğruna hesaplanamayan rahatsızlık bu şekilde devreye girer. Terapilerde panik atak ya da bozukluk şikayeti ile gelenlerde daima bir kaygı oluşturacak durum vardır, bu kaygının niteliği herkese göre farklıdır. Tedirginlikler birleşerek sıkıntıyı daha da arttırır.

Sıkıntının kaynağı evlilik dışı ilişkiler

Terapilerde panik atak hastalarıyla yapılan görüşmelerde daima sıkıntının ana kaynağına inmeye çalışırız bu kaynağa baktığımda pek çok olayda altta aldatma olayı sonrasında yaşanan panik ataklar dikkatimi çekti, bu nedenle sıkıntının kaynağını araştırırken sorduğum soruların içinde ‘evlilik dışı bir ilişkiniz var mı?’ sorusunu da mutlaka soruyorum.

Sanal aldatmada da bir heyecan var ama kişiler kendi kimliklerini gizliyorlar, gizlenme kişiyi rahatlatıyor, ancak yine de bazı kişilerde kaygı yapıyor; tanınırsam kaygısı da heyecan yapıyor elbette ki, ancak her heyecanın panik atak ortaya çıkartması beklenmez.

Gerçek aldatma elbette ki daha reel olduğundan, yani yüz yüze ve tensel temasa dayalı da olduğundan daha çok heyecanlandırıyor ve kişiler de altta yatan herhangi bir kaygı varsa onunla da birleşerek daha çok heyecan ve panik duygusunun ortaya çıkmasına sebep oluyor. 20 yıllık izlenimim daha çok erkeklerde bu durumun kendini gösterdiği yönünde. Bu olay kadınlarda daha çok mutsuzluk ve depresyona sebebiyet veriyor çünkü hayal kırıklığı ön plana çıkıyor” diyor.

İkinci ilişki kaygı nedeni

Yıldız Burkovik’in şimdiye kadar izlediği örneklerin içinde çok sık rastladığı enteresan bir durum var. Ve Burkovik bunun, daha çok erkeklerde ortaya çıktığını görmüş. Burkovik; “Ya da benim karşıma çıkan örneklerin içinde erkekler fazlaydı. Sonuç olarak çoğunlukla, bir başka ilişki olduğu zaman kaygı içinde oluyor eşler.

İki tarafı idare etmek insanı zorlayan bir durum. Ve bu örnekte öyle bir bey vardı. Sürekli ‘öldüm, öleceğim, kötüyüm’ diyordu ve alkolle kendini durdurmaya çabalıyordu. Bu nedenle işten bile atıldı, çok büyük sıkıntılara girdi. Evliydi bir oğlu vardı…Bir terapi seansında kendisine gevşeme egzersizi yaptırıyordum. Ve kendisine hayal kurdurttum.

Deniz dalgalarını hayal etmesini istedim. ‘Deniz kenarında yürüyorsun’ dedim ve bir anda beyin dalgaları tepelere vurmaya başladı. Ona rahatlama yaptırıyordum ve ‘deniz dalgasından insan neden korkar?’ diye bir yandan da kendime sormaya başladım. Seans sonunda, ‘Burada gerildiniz, nedir nedeni?’dedim en sonunda birisiyle bir ilişkisi olduğunu ve ondan da Deniz adında bir kızının olduğunu anlattı. Karısı durumu bilmiyordu, kimsenin de bilmesini istemiyordu ve çok tedirgindi.

Çok ilginçtir ki, pek çok kişi de ikinci sevgiliyi idare etme durumu varsa, onda panik atak kendini gösteriyor. Hatta gelen erkeklere artık her defasında soruyorum, ‘başka bir ilişkin var mı?’ diye ve sonuç genelde öyle çıkıyor. Bu bana çarpıcı geliyor. Ancak elbette ki, her panik atak sahibi kişi bir aldatma durumuyla karşı karşıya demek değildir” diyor.

Panik atak yaşayan ve eşlerini aldatan erkeklere örnek

Evli ve 2 çocuğu olan bir bey, sürekli kalp çarpıntısı, öleceğim kriz geçireceğim diye sürekli bir korku ve kaygı ile gelmişti ve kalp ile ilgili olarak doktora gittiğinde anjiyo dahi yapılmış ve hiçbir fiziksel sorunun olmadığı söylenip psikolojik destek alması, psikiyatriste gitmesi söylenmişti.

Psikiyatrist vasıtasıyla da stresini, bedensel şikayetlerini kontrol etmeyi öğrenmesi için bana yönlendirilmişti, kendisiyle konuştuğumda, eşinin de bilmediği bir diğer bayanın olduğunu ve ondan da 2 çocuğu olduğunu anlattı ve diğer bayanla daha mutlu olduğunu ama yine de eşinden ayrılmak istemediğini, çocuklarının: “niye okuluma hiç gelmiyorsun, neden bu kadar çok çalışıyorsun?” dediğini ve onların da bu nedenden ötürü çok mutsuz olduklarını, kimseye bir şey diyemediğini, fark edilirse her şeyi kaybedebileceğini anlattı.

Ailesinden kimsenin haberi yoktu ve son derece çaresizdi, uzun zamandır kaygılıydı.

Vajinismus Nedenleri

Kalıcı İnceliğin Yeni Sırrı: Biyometrik Diyet



İnce bir vücut ile deniz mevsimini karşılamak ve bunu yaparken de kalıcı zayıflık elde etmek mümkün. Yaşasın Hayat Kliniği, yaz mevsimine daha ince bir vücutla girmek isteyenleri "Biyometrik Diyet" ile tanıştırıyor…

Düşük glisemik indeksli beslenmeyi hedefleyen “Biyometrik Diyet” planı kişileri, sosyal hayattan koparmadan yaşam tarzlarını ve damak zevklerini dikkate alarak sağlıklı ve kalıcı bir inceliğe kavuşturmayı hedefliyor.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu öncülüğünde Yaşasın Hayat Kliniği Beslenme ve Kilo Yönetimi Enstitüsü uzmanları tarafından geliştirilen bu diyet özellikle “sağlığa zararlı yağları” yok etmeyi hedefliyor. Kişiye özel bu program sayesinde vücudun bel, kalça ve diğer bölgelerinde biriken yağlara kalıcı olarak son veriliyor ve kişiler sağlıklı bir inceliğe kavuşturuluyor.

Yaşasın Hayat Kliniği; Biyometrik Diyet planını uygularken, günlük toplam kalori tüketiminde yüzde 25 - 40 oranında bir sınırlama yapmak ve günde ortalama 150 - 250 kalorilik ek bir fiziksel faaliyette bulunmak yeterli oluyor. Besin dengesi yüzde 30 yağ, yüzde 50 karbonhidrat, yüzde 20 protein olarak planlanıyor. Karbonhidrat kaynakları tam tahıl, bakliyat, sebze, meyve gibi doğal olanlardan seçiliyor. Şekerlemeler, şekerli besinler, tatlılar biraz sınırlanıyor, beslenme aralıkları kısaltılıp ara öğünlerle diyet keyifli bir hale getiriliyor.

Diyet İşi Ekip İşi

Yaşasın Hayat Kliniği’nin uyguladığı Biyometrik Diyet, Türkiye’de ilk kez geniş bir akademik ekip ile gerçekleştirilen bir program. Biyometrik Diyet, Yaşasın Hayat Kliniği’nde beslenme uzmanı dışında, Prof.Dr.Osman Müftüoğlu, Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Evren Altınel, Davranış Değişikliği Uzmanı İlknur Yılmaz ve aktivite uzmanı Özcan Kızıltaş’tan oluşan bir ekip tarafından yürütülüyor. Her gelir grubuna hitabeden bu çalışma sırasında kişiler, tüm bu akademik ekibin danışmanlığından ayrıca bir bedel ödemeden yararlanabiliyorlar.

Neden Biyometrik Diyet?

Biyometrik Diyet, bilimsel yöntemlerle ölçülebilir bedensel veriler dikkate alınarak yapılan bir çalışmanın ürünüdür. Biyometrik Diyette vücutta yağların hangi bölgelerde biriktiği dikkate alınarak, bir ekip tarafından hem bu yağların yok edilmesine hem de vücudun genel olarak zayıflatılmasına yönelik diyet ve aktivite programları hazırlanıyor.

Çocuklara güneş her zaman gerekli

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Küçüködük, çocukların üşütür endişesiyle kalın giydirilmeleri ve evden fazla çıkarılmamalarının, güneşin besleyici ışınlarından yeterince yararlanmalarını engellediğini söyledi.

Prof. Dr. Küçüködük, kış aylarında çocukların açık havaya çıkarılarak güneş ışınlarından yararlanmasının önemli olduğunu vurguladı.

Bazen ebeveynlerin çocuklarına karşı aşırı korumacı davrandıklarını, aşırı korumanın ise çocuklara yarar yerine zarar verebildiğini ifade eden Küçüködük, bu kapsamda üşütür korkusuyla çocuklarını kışın güneşli havalarda dışarıya çıkarmaya çekinen ebeveynlere çeşitli tavsiyelerde bulundu.

Kış aylarında çocukların temiz havaya ve güneşe ihtiyacı olduğunu belirten Prof. Dr. Küçüködük, soğuk havaya uygun şekilde giydirilerek dışarı çıkarılmaları ve temiz hava almalarının, güneşten yararlanmalarının sağlanması gerektiğini ifade etti.

“SOĞAN MODELİ GİYDİRİLMELİ”

Çocukları soğuk havalarda tek katlı ve kalın giydirmek yerine, ince ve kat kat giydirilmelerini öneren Küçüködük, “Soğuk havalarda da çocukların temiz havaya ve güneşe ihtiyaçları var. Kış aylarında çocukları eve kapatmak ya da aşırı giydirmek doğru değil. Soğuk havalarda çocuklar dışarı çıkarılırken soğan modeli dediğimiz şekilde, ince ve kat kat giydirilmeli. Böylece vücut ısısı kaybedilmemiş olur ve çocukların vücut dirençleri düşmez” diye konuştu.

RAŞİTİZM TEHLİKESİ

Güneş yetersizliğine bağlı D vitamini eksikliğinin yol açtığı raşitizm hastalığına da işaret eden Prof. Dr. Küçüködük, raşitizmin özellikle bebekliğin 6 ile 24'üncü ayları arasında görüldüğünü, tedavi edilmediği takdirde kemiklerde şekil bozukluğuna neden olduğunu söyledi.

Türkiye'nin güneş ışınları açısından zengin bir ülke olduğunu belirten Küçüködük, “çocukların gelenek olarak kundaklanmaları, üşütme korkusu ile fazla giydirilmeleri ve evden fazla çıkarılmamaları onların güneşin besleyici ışınlarından yeterince yararlanmalarını engellemektedir” dedi.

Prof. Dr. Küçüködük, raşitizm hastalığında bıngıldağın geç kapandığını, kafa kemiklerinin yumuşak olduğunu, bebeğin başının arka kısmının çok terlediğini, göğüs kemiklerinde şekil bozukluğu olabildiğini, el bileklerinin şiştiğini; oturma ve yürümeye başlama zamanının gecikebildiğini anlattı.

Raşitizm şüphesinde doktora başvurulması gerektiğini vurgulayan Küçüködük, çocuk ve bebeklerin düzenli olarak güneşe çıkarılmalarını ve kalsiyum ile C vitamini bakımından zengin gıdalarla beslenmelerini önerdi.

Hangi müzik hangi derde deva? Müzikle tedavi nedir?



Müzikle tedavinin kökeni taa Hipokrat'a kadar uzanıyor. Osmanlı'da da müzikle tedavinin yaygınlığı biliniyor. Peki geçmişten günümüze tıp müzikten nasıl yararlanıyor? O tınıları dinleyin!

Tabiatın her zerresinde büyük bir nizam ve ahenk içinde devam eden ritim ve melodi beraberliği var. Müzik de doğadan aldığımız en önemli eser.

Günümüz tıbbı da müzikten yardım almaya devam ediyor. Siz de burcunuza ve tabiatınıza uygun makamı dinleyerek pek çok hastalığı önleyebilirsiniz. Kuş seslerindeki ahenk ve ritim mükemmelliğinde; elektronların, atomların, galaksilerin hareketleri ile vücudumuzdaki sıvıların dolaşımlarının büyütülen seslerinde müziğin varlık alemiyle ilgi ve ilişkisini gözlemleyebiliyoruz. Müzikle terapi ya da tedavinin kökeni ise M.Ö. 400'lü yıllara kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde Edirne'de bulunan Beyazıt Külliyesi'ndeki akıl hastanesinde hastalar müzik eşliğinde tedavi ediliyordu. Günümüzde psikiyatri de müzikoterapiden faydalanıyor. Ve artık çoğu hastanenin müzikterapi bölümü var.

ALTAY TÜRK MÜZİĞİ

Müzik konusunda yetkin isimlerden Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç "Müzik bütün insanlık tarihinde duygu ve bilgilerin anlatım biçimi olarak bilinir. Müzikal sesleri diğer seslerden ayıran en önemli özellik, belirli bir ritim kalıbı içinde, birbirleriyle uyumlu sesler yumağı veya topluluğu olarak algılanmasıdır. M.Ö. 3 binden itibaren Altay -Türk kültürü, aynı zamanda Altay -Türk müzik kültürünün de belirleyicisidir" diyor.

ASTROLOJİ VE MÜZİK

Müzik konusunda araştırma yapan uzmanlara göre müzik, konuşmadan önce de vardı. Konuşma için gerekli olan soyut kavramlar, hafıza, semboller, çağrışımlar, analojik bağlantılar insanla beraber gelişip olgunlaşmıştı. Şimdi gelin hangi makam hangi burçta etki gösterip, nelere iyi geliyor ona bir göz atalım.

NİHAVEND MAKAMI:

Oğlak Burcu. Öğleden sonra etkisi fazla. Kan dolaşımı, karın bölgesi, kalça, uyluk ve bacak bölgelerine etkili. Kulunç, bel ağrısı ve tansiyon rahatsızlıklarına faydalı. Kuvvet ve barış duygusu veriyor. Akıl hastalıklarına etkili olduğu konusunda önemli bilgiler var.

RAST MAKAMI: Koç Burcu Ateş, kuru-sıcak tabiatlı makam. Gece yarısı ve seher zamanları etkili. Soğuk organlar olan kemik, beyin ve yağlara etkili. Fazla uyumayı engelliyor. Düşük nabzın yükselmesine yardımcı oluyor. Özellikle çocuk bünyesinde nem hakim olduğu için; bu nedenle oluşan dengesizlikleri düzeltiyor. Akıl hastalıklarına iyi. Gündüz, Salı günleri etkisi fazla.

REHAVİ MAKAMI: Terazi Burcu. Rüzgar tabiatlı. Sıcak ve kuru. Seher zamanı ve ikindiyle yatsı arası etkili. Nemli ve kuru, sarı safra, erkek, sağ omuz, baş ağrıları, burun kanamaları, ağız çarpıklığı ve balgamdan gelen hastalıklara, akıl hastalarına faydalı. Doğuma yardımcı olur.

HÜSEYNİ MAKAMI: Akrep Burcu ( Kova Burcu) Su tabiatlıdır. Satürn etkili. Nemli ve sıcak. Sabah ve gün ağarırken etkili. Sabah- öğlen arası etkisi fazladır. Güzellik, iyilik, sessizlik, rahatlık verir ve ferahlatıcı özelliği var. Karaciğer, kalp ve ruhların iltihabını söndürüyor. Mide hararetini giderici özelliği vardır. Sol omuza etkilidir. Barış duygusu veriyor. İç organlara etkili. Kalp, karaciğer ve mide için faydalıdır.

HİCAZ MAKAMI: Yay Burcu. Ateş tabiatlı. Yatsıdan sabaha kadar olan zamanda etkisi fazla. Kuru- soğuk nedenli hastalıklar için faydalıdır. Kemiklere, beyne ve çocuk hastalıklarına tedavi edici etkisi var. Üro-genital sisteme ve böbreklere etki gücü fazla. Alçakgönüllülük duygusu verir.

ACEMAŞİRAN MAKAMI: Ateş tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar etkilidir. Kemiklere ve beyne etkilidir. Vücutta yağ dengesine yardım eder. Yaratıcılık duygusu ve ilham verir. Durgun düşünce ve duyguları canlandırır. Hanımlarda doğumu kolaylaştırır.

UŞŞAK MAKAMI: Balık Burcu. Su tabiatlı. Fecirden kuşluk vaktine kadar ve günbatımında etkisi fazladır. Perşembe günü etkili. Kalp, ayak rahatsızlıkları, nikriz (damla) ağrılarına faydalı. Gülme, sevinç, kuvvet ve kahramanlık duyguları veriyor. Çocukların bütün organlarını etkileyen kuru ve sıcak yellerde ve büyük erkeklerde görülen ayak ağrılarına faydalı.

SEGAH MAKAMI: Su ve toprak tabiatlıdır. Kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkilidir. Hararetten meydana gelen şişmanlık, uykusuzluk, yüksek nabız, kalp, ciğer ve kas rahatsızlıklarına faydalıdır. Beyin nöronlarına etkisi vardır. Mistik duygular oluşturuyor.

ISFAHAN MAKAMI: İkizler Burcu (Yengeç Burcu); Hava tabiatlı. Dişi, gece karakterli, Pazartesi bağlantılı Soğuk tabiatlı olduğu gibi, ateşli hastalıklardan vücudu koruyucu özelliği var. Ense, boyun, omuzlar ve sol dirsek için etkilidir. Güven hissi, uyum sağlama, hareket yeteneği, zihin açıklığı, gönül yenileme, düzgünlük verme, zekayı açma ve hatıraları tazeleme özelliği vardır.

NEVA MAKAMI: Kova Burcu (Oğlak Burcu); Satürn. Hava tabiatlı. Gece ve kuşluktan ikindiye kadar olan zamanda etkisi fazladır. Göğsün sağ tarafına, böbreklere, omurilik, kalça ve uyluk bölgelerine etkisi vardır. Üzüntüyü giderir ve lezzet verir. Gönül okşayan makam adıyla bilinir. Kötü fikirleri kovduğu, cesaret ve yiğitlik verdiği, gönül sevinci oluşturduğu ileri sürülür. Kuvvet ve kahramanlık duyguları meydana getirir. Akıl hastalıklarının tedavisinde faydalıdır. Buluğ çağındaki kız çocuklarının kadın hastalıklarına tedavi etkisi vardır. "Ses, seda, makam ve ahenk" demektir.

MÜZİKLE TEDAVİNİN TARİHÇESİ

Müzikle tedavi yani insanın ruhsal ve bedensel sorunlarına müzikle çözüm bulma yöntemleri yeni kullanılan bir tedavi biçimi değil. Yaklaşık 2500 yıldır bu yöntem Anadoluída uygulanıyor. Başta Yunan medeniyetinde olmak üzere Anadoluída kurulan çeşitli medeniyetlerin müzikle tedavi yöntemini uyguladıkları bilinmekte. Müziği her türlü erdemin kaynağı sayan Yunanlılar, müziği ruhun eğitimi ve arınmasında kullanırlarmış.

Eski Yunan mitolojisinde Apollon, lir çalarak insanların sıkıntılarını giderir ve onlara neşe verirmiş. Yunan filozof Sokrates’in öğrencisi Platon (Eflatun) da M.Ö. 400’lü yıllarda, müziğin ahenk ve ritim ile ruhun derinliklerine etki ederek, kişiye bir hoşgörü ve rahatlık verdiğini belirtir. Yine Platon, şarkıyı iyileştirici özelliği olan bir çare olarak kabul etmekle birlikte, şarkı olmaksızın hastaya uygulanan reçetelerin etkisiz olacağını da ekler. Tıbbın babası sayılan Hipocrates’in de 2400 yıl önce, bazı hastaları ilahi dinlemeleri için tapınaklara götürdüğü rivayet edilir.

MÜZİK TERAPİDE KULLANILAN MAKAMLARI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

MÜZİK TERAPİ (TÜRK MÜZİĞİ İLE TEDAVİ)

Müzik konusunda araştırma yapan uzmanların görüşüne göre müzik, konuşmadan önce de var idi. Konuşma için gerekli olan soyut kavramlar, hafıza, semboller, çağrışımlar, analojik bağlantılar insanla beraber gelişmiş ve olgunlaşmıştır. Tabiatın her zerresinde ise büyük bir nizam ve ahenk içinde devam eden ritim ve melodi beraberliği bulunmaktadır. Kuş seslerindeki ahenk ve ritim mükemmelliğinde; elektronların, atomların, galaksilerin hareketleri ile vücudumuzdaki sıvıların dolaşımlarının büyütülen seslerinde müziğin varlık alemiyle ilgi ve ilişkisini gözlemleyebilmekteyiz.

Dünyada müzik ve müzikterapi tarihi anlayışı bizi antropoloji, tarih, ethnoterapi, ethnomedicin, psikoloji, pedagoji, sosyoloji, spiritüalite, parapisikoloji gibi bilimlerle işbirliğine götürmektedir.

Tarih açısından konuya girdiğimizde çok eski yıllara yolculuk yapmamız gerekir:

Azerbaycan’da Gobustan Kayalıklarında görülen dans eden insan şekilleri, 12 - 14 bin yıllık müzik ve hareket gerçeğini ortaya koymaktadır. Uygur Türklerine ait Hoten şehri Çerçen kazası yakınında Mülçe ırmağı kenarında bulunan Mingyar kaya resimleri 6-8 bin yıllık bir geçmişten haber vermektedir.

Çok eski zamanlara bizi ulaştıran tarih ve kültür birikimi, Proto Türk kültürü ile gözlendiğinde, Alman bilim adamı Dr. Wolfram Eberhard tarafından yazıya geçirilmiş bilgiler önem taşımakta olup, Türk kültürünün M.Ö. III bin yıllarında Çin kültürüne; müzik, dans seramik, tiyatro, hayvan terbiyesi v.b. konularındaki etkileri belgelenmektedir. Fransız araştırıcı Maurice Curan’ın Çin kaynaklarına dayanarak Lavinniac müzik ansiklopedisinde neşredilen verilere göre, Eski Türk müzik enstrümanları ve pentatonik (beş sesli) müzik icra şekli Çin kültürünü geniş biçimde etkilemiştir. Bu konuda Eduard Chavannes, Bela Bartok, Robert Lach isimli araştırıcılar ve büyük Türk Etnomüzikologları Mahmut Ragıp Gazimihal ile Ahmet Adnan Saygun, Ferruh Arsunar araştırmalar yapmışlar, Türk müzik kültürünün Orta Asya - Anadolu bağlantısını ve Çin kültürüne etkisini belgelerle ortaya koymuşlardır. Bu araştırmalara göre Proto Türk kültürünün önemli merkezleri, Sensi ve Kansu eyaletleridir. Hakas ve Tuva kültürü, Altay Türk kültürü bizi M.Ö. 3000 yılları ile buluşturmaktadır. XX . yüzyılın başında Sovyet araştırıcılar Rudenko ve Griaznov, Altay’lardaki Pazırık Vadisinde buzların altında ”Çeng” adı verilen bir enstrüman buldular. Rudenko, bu enstrümanın ait olduğu Proto-Türk kültürü tarihini 3700 yıl önceye götürmektedir.

MÜZİK VE HAREKET TEDAVİSİ GELENEĞİ
AKTİF MÜZİK TERAPİ

Kam ve Baksı adı verilen Orta Asya hekimleri, müzik ve dansı hasta tedavisi için kullanıyorlardı. Kazakistan, Kırgızistan, Altay, Moğolistan ve Sibirya bölgelerinde halen devam eden bu dans terapisi, kol, omuz ve baş hareketleriyle faaliyete geçen ruhi enerjinin bütün vücudu sarması ile elde edilen trans hali sonucu, hasta kişi için gerekli tedavi bilgisine ulaşmayı amaçlamaktadır. Baksılar; KILKOPUZ, DOMBRA, ŞANKOPUZ, ASATAYAK, DAVUL gibi müzik aletleri ile trans ve tedavi eylemini gerçekleştiriyorlardı. Bu seanslarda genel olarak Pentatonik müzik tonları kullanılıyordu. İngiltere’de, Londra Nordoff Robbins müzikterapi enstitüsünde uygulanan tedavi sisteminde Pentatonik müziğin kişilerde kendine güven ve kararlılık oluşturduğu bulgusu ile, otistik çocukların tedavisi ve eğitiminde bu müzik kullanılmaktadır.

TÜMATA çalışmaları içinde, Baksı dansı ile birlikte çeşitli sufi dansları (semah ve sema) incelenmekte ve oluşturulan aktif müzikterapi anlayışı ile bu eski teknikler, modern tıp içinde, otizm, geriatri, onkoloji, immünoloji, nöroloji, kardiyoloji, depresyon, anksiete vb. konularında tedavi amacı ile uygulanmaktadır. Bu konularda Berlin Urban hastahanesi ve Viyana Meidling Kliniği işbirliği sözkonusudur.

PASİF ( RECEPTİV ) MÜZİK TERAPİ GELENEĞİ

Türk tarihi ve kültüründe önemli bir yeri olan müzik ve dans ve bunlarla yapılan tedavi konusunda; pentatonik müzik formu ve Baksı-Kam tedavi geleneğinin yanısıra olgunlaşıp yerleşen makam müziği ile tedavi’ günümüz tıbbında yeniden güncelleşmiş bulunmaktadır. Bin yıldan daha önceki zamanlarda Orta Asya’da, Horasan ve Uygur bölgelerinde gelişerek yayılan makam musikisi hakkında Farabi, İbn-i Sina, Ebu Bekir Razi, Hasan Şuri, Hekimbaşı Gevrekzade Hafız Hasan Efendi, Haşim Bey eserler yazmışlar ve makamların duygular ve organlarla ilişkilerini tasniflerle belirtmişlerdir. Pentatonik müzik Türk illerinde gelişmeye devam ederken, yedili sistem olan ve bir tam sesin dokuz komadan oluşması esasına dayalı makam sistemi, takriben dört yüzü geçen makam zenginliği ile kültür ve sanatımıza büyük katkıda bulunmuştur.

M.S. 834-932 yıllarında yaşamış olan müslüman Türk bilginlerinden Ebu Bekir Razi, melankoliklerin tedavisi üzerine yazdığı bir eserinde şöyle diyor: “... melankolik hasta kesinlikle meşguliyetle tedavi edilmelidir. ... melankolik hasta balık tutma veya avlanma gibi eğlenceli işlerden biri ile uğraşmalıdır. Mümkünse çeşitli oyunlara alıştırılmalıdır; huyunu, ahlakını, davranışlarını beğendiği ve sevdiği kimse ile buluşup görüşmeli özellikle güzel sesle okunan şarkılar dinlemelidir.”

Büyük Türk Bilgini Farabi (870-950) makamların ruha etkisini şöyle sınıflandırır:

Rast makamı: İnsana sefa(neşe, huzur) verir.
Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir.
Küçek makamı: İnsana hassasiyet ( duyarlılık ) verir.
Büzürk makamı: İnsana havf ( çekinme, sakınma duygusu) verir.
İsfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti ve güven hissi verir.
Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak makamı: İnsana gülme ’dilhek’ verir.
Zirgüle makamı: İnsana uyku ’nevm’ verir.
Saba makamı: İnasana şecaat (cesaret, kuvvet) verir.
Buselik makamı: İnsana kuvvet verir.
Hüseyni makamı: İnsana sulh ( sükunet, rahatlık) verir.
Hicaz makamı: İnsana tevazu (alçak gönüllülük ) verir.

Büyük islam bilgin ve filozoflarından İbn-i Sina ( 980-1037), musikinin tıpta oynadığı rolü şöyle tanımlamaktadır: “...tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri, hastanın akli ve ruhi güçlerini arttırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, ona en iyi musikiyi dinletmek , onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir...”

İbn-i Sina, Farabi’nin eserlerinden çok yaralandığını ve hatta musikiyi de ondan öğrenerek Tıp mesleğinde uygulamaya koyduğunu söylemektedir. Arapça yazdığı Kitap’ün necat ve Kitab’ün Şifa’daki oniki fasıl tamamen musikiye ayrılmış olduğundan, bu kısım Baron Rodolph Dearlangar tarafından Fransızca olarak ’La musique Arap’ adıyla yayınlanmıştır.

Eski Türk hekimlerinden Şuuri’nin ’Tadil-i Emzice’ adlı eserinde müzik ile tedavi hakkında geniş bilgi vardır. Şuuri, ’Tadil-i Emzice’de belirli makamların günün belirli zamanlarında etkili olduğunu belirtmektedir. Ona göre:

Rast ve Rehavi makamları: Seher zamanları etkilidir.
Hüseyni makamı: Sabahleyin etkilidir.
Irak makamı: Kuşlukta etkilidir.
Nihavend makamı: Öğleyin etkilidir.
Hicaz makamı: İki ezan arası etkilidir.
Buselik makamı: İkindi zamanı etkilidir.
Uşşak makamı: Gün batarken etkilidir.
Zengüle makamı: Gurubdan sonra etkilidir.
Muhalif makamları: Yatsıdan sonra etkilidir.
Rast makamı: Gece yarısı etkilidir.
Zirefkend makamı: Gece yarısından sonra etkilidir.

Şuuri’ye göre musikinin meclis adamlarına olan etkileri de birbirlerinden farklıdır.

Ulema ( Alimler ) Meclisine: Rast ve Tevabii makamları
Ümera ( Emirler ) Meclisine: Isfahan ve Tevabii makamları
Dervişler Meclisine: Hicaz ve Tevabii makamları
Sufiler Meclisine: Rehavi ve Tevabii makamları etkilidir.
Günümüzden 900 sene önce Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi tarafından Şam’da yaptırılan Nureddin Hastanesi’nde musiki makamları tedavi amacıyla kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde 700 senedenberi Amasya, Sivas, Kayseri, Manisa, Bursa, İstanbul (Fatih Külliyesi) ve Edirne şifahanelerinde 100 sene önceye kadar musiki ile tedavi uygulanmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde şöyle yazılıdır: “””Merhum ve mağfur Bayezid Veli ... Vakıfnamesinde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve def’i sevda olmak üzere on adet hanende ve sazende gulam tahsis etmiştir ki, üçü hanende biri neyzen, biri kemani, biri musikari, biri santuri, biri udi olup, haftada üç kere gelerek hastalara ve delilere musiki faslı verirler...”

Anlaşıldığına göre, Horasan kaynaklı Türk Sanat musikisi ve Horasan-Anadolu musiki makamlarımızın olgunluğu ile gelişen pasif-receptiv müzik terapi geleneği icrası sırasında hastalar rahat bir şekilde oturarak veya uzanarak dinlenme halinde idiler. Bu tedavi şeklinde amaç, hastaların emosyonel (duygu) durumlarını değiştirerek onları rahatlatmak ve kendine güvenlerini kazanmalarına yardımcı olmak idi.

Günümüzde tarafımızdan uygulanan teknikte bu esaslara sadık kalınmıştır. Hasta istirahat pozisyonunu alır, bir seans süresince geniş ve rahatlatıcı bir ritim ve su sesi eşliğinde, Ney, Rebab, Çeng, Ud, Dombra ve Rübab ile emprovize (ritimli taksim) yapılır ve uygun makamlar üzerinde çalışılır. Bu şekilde bir icra sırasında, otizm’den ve psikolojik çocuk hastalıklarından Geriatri’ye kadar çeşitli psikolojik ve fizik hastalıklarda olumlu değişmeler ve iyileşmeler gözlenmektedir. Bu konuda Dr. L. Gutjahr ve Prof. V. Mechleid tarafından EEG ölçümleri yapılmış ve en az 1000 yıllık bu gelenek bugünün labarotuvarında doğrulanmıştır. 400’den fazla olduğu bilinen bu makamlardan önemli olan 15 tanesi üzerinde uygulamalardan sonra tedavide kullanılacak kaset ve CD’ler tarafımızdan vücuda getirilmiştir.

Viyana’da Meidling Rehabilitasyon Merkezi’nde komada bulunan hastalara Türk musikisi makamları dinletilerek terapi uygulamaları yapılmakta olup, beyinde alfa ve teta dalgalarının değiştiği tespit edilmiştir ve bir çok hastanın müzik terapi seansları ile komadan çıktıkları gözlenmiştir.

Pnomokok Asisi Artik Bedava

Japon Yapistiriciyi Ciltten Cikarmak

kuru ciltler için elma maskesi

Hem normal hem de kuru ciltler için kullanılabilen elma maskesi tarifi...

Devamını oku >>

Meme (Gogus) Kucultme

Ç Harfi ile Başlayan Hastalıklar

Cinsel soğukluk

Tam manasıyla tatmin olamayan kadının cinsel ilişkiye gereği gibi cevap vermemesine; tıp dilinde firijidite denir. Nedeni daha çok ruhsaldır.

Çarpıntı

Tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının nedenleri çeşitlidir. Bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek, alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya zehirlenmelerden kaynaklanabilir.

Çıbanlar

Derideki kıl keseleri veya bezlerinin hastalanması sonucu ortaya çıkan sızıntılı, ıslak kabarcıklara çıban denir. Katiyetle sıkılmamaları gerekir.

Çıkıklar

Kemiklerden herhangi birinin oynak yerinden kısmen veya tamamen ayrılmasına çıkık denir. Bu durumda yapılacak ilk iş doktora gitmektir.

Çiçek hastalığı

Tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar. Hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre 10-14 gündür.

Hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi yasaklanır. Doktorun tavsiyelerine uyulur. Bol su ve şerbet içirilir.

Çiller

Çoğunlukla beyaz tenli, kırmızı saçlı kimselerde görülen çiller, yüze serpilmiş ufak lekeler halindedir. Nedeni; cildin güneşe karşı gösterdiği tepkidir.

Olgunlaşmış çillerin yok edilmesi mümkün değildir. Ancak koruyucu önlemler alınır. Yüzünde çil olanların güneşte fazla durmamaları ve yüzlerini sık sık yıkmaları tavsiye edilir.

Çocuk felci

Omuriliğin ön kordonlarının iltihaplanması sonucu felçle neticelenen bir hastalıktır. Tıp dilinde poliomelitis denir.

Bilhassa yaz ve sonbahar aylarında görülür. Nedeni bir çeşit virüstür. Lağım sularının yiyeceklere bulaşması, sineklerin taşıdığı mikroplar, hastalığa yakalanmış kişinin ağız ve burnundan çıkan damlacıklarla bulaşır.

Çocuk felcine küçükler yakalanabileceği gibi büyükler de yakalanabilir. Hastalık mikrop kapıldıktan 7-21 gün içinde ortaya çıkar. Hastada ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma, yorgunluk, boyunda kasılma, ve sırt ağrıları vardır.

Hastalığın ilk günlerinde gerekli tedaviye başlanmazsa, özellikle kol ve bacaklarda felç görülür. Hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak gerekir. Çocuk felcinden korunmak için Salk aşısı veya Sabin aşısı yaptırmak gerekir.

Bu aşının ilki çocuk 6 aylık olmadan önce, ikincisi ilk aşıdan 2 ay sonra, üçüncüsü, ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. Tedavi için mutlaka doktora başvurmak gerekir.

Çocuklarda gelişme bozuklukları

Çocuklarda görülen gelişme bozukluklarının çoğu kötü beslenmeden kaynaklanır. Bunun yanı sıra; geçirilen bir hastalıktan kaynaklanan veya irsi olarak da gelişme bozukluğu görülebilir. Nedeni test etmek için doktora başvurmak gerekir.

Çok uyumak

1 ila 4 yaşları arasındaki çocukların; geceleri 13, öğleden sonra da 2 saat olmak üzere, günde 15 saat uyumaları, sıhhatli büyümelerini sağlar.

5 ile 7 yaşları arasındaki çocuklara ise, geceleri 11-13 saat uyku yeterlidir.
8-14 yaşları arasında 9-11 saat; 15 yaşından sonra da 8 saat uyku yeterli gelir.
20 yaşını geçenlere 6-8 saat gece uykusu yeterlidir.

Çürükler

Cilt yırtılmadan altındaki bir kılcal damarda görülen kanama halk arasında çürük denir. Tıp dilinde ise ekimoz denir. Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş, çürüğün üzerine soğuk su ile kompres yapmaktır.

detoks çorbalı mucize diyet - Ender Saraç

Doktor Ender Saraç'dan zayıflamak için çilek kompostolu ve detoks çorbalı mucize diyet tarifi...

Devamını oku >>

X-Tra Gel (Extra Jel)

Sivilce

Kronik Kabizlik Sikayeti

Doğal peeling tarifi - Pervin Bulgak

Pervin Bulgak'dan daha parlak ve canlı bir cilt için cevizli Doğal peeling tarifi

Devamını oku >>

Ömrünüzü 11 yıl daha uzatmanın formülü!



Hayatınızda ufak değişiklikler yaparak ömrünüze olumlu katkıda bulunabilirsiniz. Üstelik fazla masraf yapmadan hem sağlıklı kalabilir hemde ömrünüzü 11 yıl daha uzun yaşama imkanına sahip olabilirsiniz.

Yapılan bir araştırma, asansör yerine merdivenleri kullanmak ve sürekli oturmayıp arada dolaşmak gibi önemsiz görünen ayrıntıların insan sağlığına etkisinin sanılandan çok daha büyük olduğunu ortaya koydu. İşte Önemsiz Görünen Ayrıntılarla 11 Yıl Fazla Yaşamanın Formülü:

Cambridge Üniversitesi bilim adamlarının, yaşları 45-79 arasında değişen 25 bin kişiyle yaptığı araştırma “uzun yaşam formülünü” basitleştirdi. Araştırmaya göre,

• sigara içmeyi bırakmak 5,

• spor yapmak 3,

• gün içinde 5 kez sebze ve meyve yemek de 3 yıl insan hayatını uzatıyor.

Bilimadamları, bu uğurda çok da çaba harcanmasına gerek olmadığı görüşünde. Zira, araştırmaya göre,

• günlük yemek listesine bir elma veya bir armudun eklenmesi, insan hayatını 2 yıl uzatıyor.

Araştırma, kişilerin ne kadar spor yapmaları gerektiğini ise mesleklerine göre belirliyor.

• Tüm gün oturarak çalışanların bir saat,

• neredeyse bütün gün ayakta duran kuaförlerin veya tezgahtarların 30 dakika egzersiz yapmaları hayatlarını 3 yıl uzatıyor.

• Temizlikçiler, hemşireler veya inşaat işçilerininse ağır çalışma koşulları sebebiyle spor yapması gerekmiyor.

Araştırmada,

• asansörü kullanmak yerine merdiveni tercih etmenin,

• oturmak yerine arada sırada dolaşıp hareket etmenin spor kadar etkili olduğu da vurgulanıyor.

UZMANLARDAN DİŞ SAĞLIĞI TAVSİYELERİ

Diyarbakır Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Hamza Koca, vatandaşların serinlemek için yedikleri dondurma ve soğuk asitli içeceklerden kaçınmaları gerektiğini söyledi.

Küresel ısınmanın ve çöl sıcaklıklarının yaşandığı Diyarbakır'da dondurma ve asitli içeceklere yönelen vatandaşlara uzmanlardan uyarı geldi. Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Dr. Hamza Koca, Diyarbakır'da bu yılının ilk 6 ayında 232 bin 96 hastanın başvurduğunu belirterek, "Bunlardan 69 bin 985'i diş çekimi, 41 bin 83 tanesi diş dolgusu, 25 bin 477 tanesi sabit protez, 5 bin 90 hareketli protez, 58 bin 589 adet diş temizliği, 3 bin 778 adet kanal tedavisi, 41 bin 366 dijital röntgen filmi ve 2
bin 773 hastanın ameliyatı gerçekleşti. Vatandaşlarımız dişleri ağrıdığı zaman ilk olarak hastaneye gelmeyip kendi imkanlarıyla ağrıyı durdurmaya çalışıyor.

Oysaki diş rahatsızlığından önce her 6 ayda bir tedavi için hastaneye gelinmesi gerekir. Dişler günde iki kez fırçalanırsa her türlü diş hastalığının önüne geçilmiş olur. Özellikle yemeklerden sonra mutlaka dişler fırçalanmalıdır. Aksi takdirde diş aralarında kalan yemek kırıntıları 24 saat içinde mikroba dönüşerek dişlerin çürümesine yol açar" dedi.

Vatandaşların yaz sıcaklıkları sebebiyle yedikleri dondurma ve soğuk asitli içeceklerden kaçınması gerektiğini belirten Dr. Hamza Koca, "Yaz aylarında içilen soğuk içecekler diş etlerinin ezilmesine sebep oluyor. Asitli içecekler ise dişlerin sararmasına ve çabucak çürümesine sebep olmaktadır. Sıcaklıklar nedeniyle soğuk içecekler yerine ılık içecekler içilmelidir. Sağlık güvencesi olmayan vatandaşımız neredeyse yok gibi. İsteyen istediği hastanede tedavi olabiliyor. Hastanemizde 55 uzman doktorumuz var.

Türkiye'de hiç bir ağız ve diş sağlığı merkezi ve diş hastanelerinde mevcut bulunmayan dijital röntgen, dijital sefalometrik görüntüleme, dijital panoramik görüntüleme ve dijital tomografik görüntüleme sistemleri hastanemizde hizmete sunulmuştur. Diş hastalarımız artık hastanemize güvenlik bir şekilde gelip tedavi olabilir" diye konuştu.

Gebelik Süresince Nelere Dikkat Edilmeli ?

- Sigara ve alkol kullanmayınız.
- Hekim önerisi dışında ilaç almayınız.
- Hekiminizin önerdiği demir ilacını düzenli olarak kullanınız.
- Uzun süre ayakta durmayınız.
- Günlük işleriniz sırasında kendinizi yormayınız.
- Bisiklet sürme, tenis oynama, kayak yapma gibi sporlardan uzak durunuz.
- Mesleğiniz gereği de olsa ağır nesneler kaldırmaktan, zararlı metal, kimyasal
madde ve radyasyondan uzak durunuz.
- Yolculuktan önce doktorunuza danışınız.
- Bol ve rahat giysileri seçiniz.
- Alçak topuklu rahat ayakkabılar giyiniz.
- Pamuklu iç çamaşırları giyinin ve iç çamaşırlarınızı günlük olarak değiştiriniz
- Yüzük ve bilezik gibi takılar takmayınız.
- Diş bakımına özen gösterin. Sabah uyanınca, akşam yatmadan önce ve her öğünden
sonra yumuşak fırça ile, yavaş haraketlerle dişlerinizi fırçalayınız.
- Röntgen ışınlarından sakının. Çok fazla zorunlu olmadıkça radyolojik inceleme
yaptırmayınız.
- Her türlü canlı aşıdan sakınınız (Gerekli durumlarda salk polio aşısı, tetanoz
aşısı yaptırmanın sakıncalı olmadığı aklınızda bulunsun.
- Düşük riski yok ise son aya kadar cinsi ilişkide bulunmakta sakınca yoktur.
- Haftada en az bir kez ayakta; duş alır biçimde, ılık su ile banyo yapın.
- Meme bakımına özen gösteriniz.
- Sarkmayı önlemek için çok sıkı olmayan askılı, pamuk dokumalı sütyen giyiniz.
- Dolgunluğu önlemek için hafif parmak dokunuşları ile masaj yapınız.
- Bol su içiniz.
- C vitamini ve kalsiyum yönünden zengin gıdalar (Turuçgiller, süt ve süt ürünleri)
seçiniz.
- Lifli besinleri tercih ediniz.
- Gebelik boyunca 10-12 kg'dan fazla kilo almamaya özen gösteriniz.

Aşağıda durumlarda hemen hekime başvurunuz;

- Vajinal kanama: Düşük olasılığını gösterir. Bebeğin olduğu kadar annenin de
yaşamını etkileyebilir.
- Karında belirgin, sürekli ya da aralıklı ağrı olması: Dış gebelik, düşük, erken
doğum belirtisi olabilir.
- Fetus hareketlerinin artması ya da azalması. Fetusun sıkıntı içinde olduğunu
gösterir.
- Yüksek ateş titreme: Enfeksiyon belirtisidir.
- Bulanık ya da bozuk görme,
- Şiddetli baş ağrısı,
- İnatçı kusma,
- İdrar yaparken yanma, zorluk ya da az idrar çıkarma: İdrar yolları enfeksiyonunu
gösterir.
- Ellerde ayaklarda ya da yüzde şişme: Böbrek işlevlerinde bozukluğu gösterir.

Yaslanmayin Cildinizi Koruyun

Bekaret Nedir?

Kansere Karsi Mucizevi Yontem



Kansere karşı yüksek dozda C vitamini ile çözüm aranıyor..

ABD’deki araştırmalara göre C vitamini, kanserli hücrelerin ürettiği kimyasallarla reaksiyona girerek hastalığın ilerlemesini engelleyip tümörleri küçültüyor

ABD’li bilim adamları, yüksek dozda C vitamininin kanserin ilerlemesini durdurabileceğini açıkladı. Bilim adamları, C vitaminin kanserli hücrelerin ürettiği kimyasallarla reaksiyona girerek asit oluşturduğunu söyledi. “Askorbat” da denilen C vitaminin ürettiği bu asit nedeniyle kanser hücrelerinin ölebileceği de kaydedildi.

Maryland’deki Ulusal Sağlık Enstitüsü’nde yapılan deneylerde yüksek dozda C vitamini verilen laboratuvar farelerinde beyin, yumurtalık ve pankreas tümörlerinin yarı yarıya küçüldüğü gözlemlendi. Bilim adamları, fareler üzerindeki bu başarılı deney üzerine söz konusu tedavi yönteminin insanlarda da uygulanabileceğini belirttiler.

Hapla olmaz!
Bilim adamları, C vitamini dozajını vücudun toplam ağırlığına göre kilo başına 4 gram olarak belirledi. Bu miktarın vitamin hapları ile elde edilemeyeceği, çünkü sindirim sisteminin belirli bir miktarın üzerinde C vitaminini emmediği bildirildi. Bu nedenle laboratuvar hayvanlarına yüksek dozda C vitamini karın bölgelerine yapılan enjeksiyonla verildi. C vitamini verilen farelerde kanser küçülürken öteki hayvanlarda kanserler hızla yayıldı.

Derinlemesine yüz temizliği için peeling

Suna dumankaya'dan Derinlemesine yüz temizliği için doğal peeling önerisi

Devamını oku >>

Cinsellikten Sogutan Nedenler Nelerdir?

Kardes Kiskancligi Nasil Onlenir?

defneli doğal güzellik kremi - Ender Saraç

Doktor Ender Saraç'tan Sivilceleri gideren ve cildi tazeleyen defneli doğal güzellik kremi tarifi

Devamını oku >>

Izgara yerine haşla



Yağda ve kömürde pişen etin faydası yok aksine zararı var.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof.Dr. Günhan Erdem, yağda ve kömürde pişen etin hem besin değerinin olumsuz etkilendiğini hem de vücuda zararlı metabolik maddelerin oluştuğunu söyledi.

Prof.Dr. Erdem, eti doğru tüketme yolunun kavurma ve haşlama şeklinde pişirmeyle mümkün olduğunu belirterek, "yağ koymadan kavurma ve haşlama yoluyla pişen eti tüketmek çok sağlıklı" dedi.

Etin yağda ve kömürde kızartılmasının insan sağlığını olumsuz etkilendiğine dikkati çeken Prof.Dr. Erdem, şöyle konuştu:

"Yüksek ısıdaki yağda kızartmak ve kömür ateşinde pişirmek etin besin değerini olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda bu şekilde pişen ette vücudazararlı bazı ikincil metabolik maddeler oluşuyor. Bu nedenle mangalda etpişirmek iyi bir yöntem değil. Çünkü kömür ateşi eti pişirirken bazı kanserojen maddelerin oluşmasına neden olabiliyor."

Diyabet hastalarına uyarı

Gazi Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İnci Etikan, "diyabet hastaları Kurban Bayramı'nda aşırı et tüketiminden kaçınmalıdır" dedi.

Etikan, diyabetli hastaların Kurban Bayramı'nda kendilerini frenlemeleri gerektiğini söyledi.

Diyabetli hastaların beslenme konusunda diğer kişilere göre daha titiz davranması gerektiğini belirten Etikan şunları söyledi:

"Diyabet hastaları Kurban Bayramı'nda aşırı et tüketiminden kaçınmalıdır. Kurban Bayramı'nda aile yemeklerinin sık olması nedeniyle hem yemek miktarı hem de kırmızı et ve tatlı tüketimi artmaktadır.

Kalp, hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar ile mide rahatsızlığı olan kişiler, bayram boyunca yemek tüketimi konusunda daha hassas davranmalıdır.

Aşırı miktarda et ve hamurlu tatlı tüketimi, kandaki yağ ve kolesterol düzeyini yükseltebilir. Bu nedenle diyabetli hastalar yediklerine bayram boyunca özellikle dikkat etmelidir. Çünkü aşırı miktarda et ve hamurlu tatlı tüketimi, kandaki yağ ve kolesterol düzeyini yükseltir."

Etikan, bayram nedeniyle artan et tüketiminde etlerin pişirilmesine de dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, özellikle diyabetli hastaların kuyruk yağı, tereyağı gibi doymuş yağ içeriği yüksek olan katı yağları kullanmaması gerektiğini ifade etti.

Hamilelik Doneminde Yapilmasi Gereken Testler

Hint dutu noni meyvesinin faydaları - Ender Saraç

Doktor Ender Saraç Hint dutu - noni meyvesinin faydalarını anlattı. 2000 yıldan beri kullanılan ve bağışıklık sistemi ile ilgili bir çok hastalığa iyi gelen Noni - Hint dutu meyvesi, noni markası ile eczanelerde satılıyor...

Devamını oku >>

Lazer Epilasyon Hakkinda Bilgiler

Maurers termojenik yağ yakıcı

Maurers termojenik yağ yakıcı zayıflama tableti

Maurers termojenik yağ yakıcı zayıflama tableti ile hem zayıflarsınız hem de göbek, bel ve basen bölgesi gibi hareketsiz bölgelerinizdeki yağlardan da kurtulursunuz....

Devamını oku >>

Sezeryan Dogum Videosu

Mide bulantısına son veren bileklik



Mide bulantısına 5 dakikada son veren, Avrupa ve ABD'de 20 yıldır kullanılan özel bulantı bilekliği SEA-BAND, Türkiye’de de SASfarma Sağlık Ürünleri tarafından satışa sunuldu.

Modern tıp artık kimyasallarla değil bitkisel ve doğal yöntemlerle hastalıklara çare bulmaya, insan yaşantısını kolaylaştırmaya çalışıyor.

Türkiye’de yılda 10 milyon kutu bulantı giderici (antiemetik) ilaç satılıyor. Her türlü kimyasal ilacın yan etkisini unutmamak gerekiyor. Bulantı giderici ilaçların en büyük yan etkisi ise dikkatsizliğe, uyuşukluğa yol açmaları.

Mide bulantısı özellikle hamilelerin birinci derecede sıkıntısı. Ancak 7’den 70’e pek çok kişinin yolculuklarda ya deniz tutmasından ya da ‘araç’ tutmasından dertli olduğu biliniyor.

1988’de ilk kez satışa sunulan SEA-BAND, dünyanın 55 ülkesinde mide bulantısıyla başı dertte olanların imdadına yetişiyor. SEA-BAND hamilelik, yolculuk, anestezi,, kemoterapi ve başka nedenlerden kaynaklanan bulantı ve kusma şikayetlerine karşılık etkinliği bilimsel olarak klinik testlerle de kanıtlanarak onaylanmış bir üründür.

SEA-BAND insan vücuduna uyumlu ve hiçbir harici maddenin herhangi bir yolla aktarılmadığı doğal bir bulantı giderici bilekliktir. İngiltere’de üretilen SEA-BAND, Çinlilerin doğal yolla hastalıklara çare buldukları akupunktur yöntemiyle ile bulantı ve kusmayı gideriyor. Vücudun doğru noktalarına yapılacak olan temas ve basınçla enerji kanallarının düzgün çalışmasını sağlayan akupunktur yöntemi SEA-BAND ile uygulanıyor.

Elastik özelliği bulunan örgü bileklik SEA-BAND’de vücuda basıncı uygulayan küçük bir plastik yarım küre bulunuyor. Mide bulantısı ve kusmayı Çinli’lerin yüzyıllardır her iki kol bileğindeki P6 (Perikardiyum 6 - bileğin 3 parmak altına denk gelmektedir) olarak adlandırılan noktalara basınç uygulayarak önledikleri biliniyor. SEA-BAND üzerindeki yarım kürecik de işte bu noktaya gerekli basıncı uygulayarak kimyasal ilaçların yerini alıyor.

Herhangi bir yan etkisi olmayan SEA-BAND’in hamilelikte mide bulantılarını engellediği, bilimsel olarak ilk defa İngiltere Belfast’ta bulunan Quenns Üniversitesi’nden Profesör John Dundee tarafından kanıtlandı. 1988 yılında The Journal of the Royal Society of Medicine’da yayınlanan raporda klinik çalışmaya katılan kadınlarda, ürünü kullananların kullanmayanlara göre bulantı ve kusma şikayetlerinin minimuma indiği açıklandı.

SEA-BAND, mide bulantısı şikayeti başladığında kola takıldığında ortalama 5 dakika içinde güçlü etkisini gösteriyor. Bileklerin, süre kısıtlaması olmaksızın ihtiyaç duyulduğu kadar takılmasında bir sakınca bulunmuyor.
SEA-BAND’in elastik özelliği üretildiği iplikten kaynaklanıyor. Herhangi bir kimyasal hammadde içermeyen ipliklerden üretilen SEA-BAND yumuşak, rahat ve bütün bilek ölçülerine uygundur. Deterjanla ılık suda yıkanabiliyor. Tekrar tekrar kullanılabiliyor. Özel saklama koşulu gerektirmiyor.

SEA-BAND İLE SIFIR RİSK

Ülkemizde her yıl ortalama 1.5 milyon kadın anne oluyor. Anne adaylarının ortalama yüzde 80'i mide bulantısından şikayet ediyor. Ancak bu sıkıntılarına karşı herhangi bir ilacı kullanmaları ise sakıncalı bulunuyor.

Pek çok kişi özellikle uzun yolculuklara çıkmadan önce ne yapacağını düşünüyor. Çünkü uzun yolculuklarda (karayolu-havayolu-tren-deniz yolu) midesi bulananlar çaresiz kalıyorlar. En fazla başvurulan yöntem ise kimyasal içerikli bulantı gidericilere başvurmak oluyor. Ancak bu tür ilaçların uyuşukluğa, dikkat kaybına yol açtığı, yan etkisinin bulunduğu biliniyor. Dolayısıyla dikkat gerektiren işlerde çalışanlar bulandı giderici ilaçlar nedeniyle verim kaybına uğramanın ötesinde hayati tehlike altına da girebiliyorlar. SEA-BAND bu tür riskleri tamamen ortadan kaldırıyor.

TÜRKİYE’YE NASIL GELDİ?

Dünyanın 55 ülkesinde satılan SEA-BAND, Türkiye’ye bir rastlantı sonucu geldi. Uzun yıllar ilaç pazarlama müdürlüğü yapan Alev Sinek’in eşi Salih Sinek’in İngiltere seyahatinde midesi bulandı. Bilinen bulantı giderici ilaçlardan içti ancak işe yaramadı. Londra’da bir eczane teknisyeninin tavsiyesi ile SEA-BAND’i kullandığında mide bulantısının kısa sürede geçtiğini gördü. Alev Sinek, eşinin yaşadığı bu olay sonrasında Türkiye’de bulunmayan bu ürünü ithal ederek Kasım 2007’de ilk satışı yaptı. SASfarma Sağlık Ürünleri Genel Müdürü Alev Sinek, şu ana kadar reklam ve tanıtım yapılmaksızın 2 binden fazla SEA-BAND’in Türkiye’de satıldığını belirtiyor.

İtalya’da özellikle yolculukların yoğun olarak yaşandığı yaz döneminde 350 bin adet, Yunanistan’da 500 bin, ABD’de 700 bin adet satılan SEA-BAND Türkiye’de da hızla yaygınlaşmaya başladı. Alev Sinek, hedeflenen satış rakamının yılda 1 milyon adet olduğunu vurguluyor.

Tüm eczanelerde satılan SEA-BAND’in yetişkinler ve çocuklar için 2 ayrı formu üretiliyor. Çocuklar için SEA-BAND’in değişik renk ve desenleri bulunuyor. Yıllar boyu yıpranmadan kullanabilecek olan SEA-BAND’in fiyatı 21.5 YTL…

Kepeği önlemek için Isırgan kürü

İbrahim Saraçoğlu Saçlara canlılık ve parlaklık vermek ve kepeği önlemek için Isırgan kürü uygulamayı tavsiye ediyor...

Devamını oku >>