'Sonradan kazanılan hiç bir hastalık şifasız değil'



Koruyucu ve önleyici tıbbın toplumsal önemi’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, koruyucu tıbbın ulusal bilince dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.

Hastalıkların toplumlar üzerindeki olumsuz etkilerinden ve yapılan harcama boyutlarından örnekler veren Prof. Dr. Saraçoğlu, “Sonradan kazanılan hastalıkların tümü önlenebilir hastalıklardır. İlkokuldan üniversite sonuna kadar önleyici tıbbın eğitimini vermek zorundayız. Ulusal bir hareket olarak bunu benimsemek zorundayız.” dedi.

Tarihi süreç içerisinde milletlerin yok olmasına neden olan hastalık zincirlerinden bahsederek, konunun toplumsal boyutunu gözler önüne seren Prof. Dr. Saraçoğlu, Roma İmparatorluğu’nun en önemli çöküş nedeninin, bilinçsizce kurşun kap ve kupalardan yemek yenilmesi olduğunu çarpıcı bir örnekle aktardı.

Saraçoğlu, “Basit bir konunun bilinçsizce uygulanmasının bir imparatorluğun çöküşünde ana neden olarak karşımıza çıkması, konunun önemini ortaya sermektedir. O dönemde Roma İmparatorluğu’nda kurşun kaplardan yemek yeyip, kurşun kuyalardan içki içmek önemli bir zenginlik ve güç göstergesiydi. Devlet yönetiminde olan tüm varlıklı insanlar genç yaşlarda kurşunun yol açtığı hastalıklar nedeniyle ölüp gitti, bu yüzden de imparatorluğun yönetim kademesinde telafisi mümkün olmayan boşluklar oluştu.” sözleriyle gözler önüne serdi.

‘Bozulan dengenin bedeli çok ağır ödenir’

Dünyada her şeyin bir denge üzerine kurulu bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Adnan Saraçoğlu, bozulan dengenin bedelinin çok ağır olduğunu kaydettiği konuşmasında, doğanın bozulan denge karşısında yeni ve farklı dengeler kurduğunu bildirdi. Bulaşıcı hastalıkların tarihsel seyri ve yok ettiği toplumlarla ilgili bilgilere işaret eden Saraçoğlu, öncelikle doğanın dengesine saygı gösterilmesi ve bozulmamasına dikkat edilmesi gerektiğini öğütledi.

‘Sonradan kazanılan tüm hastalıklar önlenebilir’

Dünyada sonradan kazanılan hiç bir hastalığın şifasız olmadığının altını çizen Prof. Dr. Adnan Saraçoğlu, sonradan kazanılan tüm hastalıkların önlenebilir hastalıklar olduğunu vurguladı. “Bir hastalığa yakalanmadan önceki tedavi ile yakalandıktan sonraki tedavi çok farklı şeylerdir.” diyen Saraçoğlu, Türkiye’de toplam 2 milyon 100 bin Hepatit hastası olduğunu belirterek, her bir hasta için tedavi giderinin 52 bin dolar olduğunu, milyarlarca dolara ulaşan bu tedavi giderinin sadece Hepatit hastaları için harcanacağı düşünüldüğünde Türkiye ekonomisinin buna imkanının olmadığının açık olarak görüleceğini söyledi. Önleyici tedbirlerle hastalıktan korunmanın hem ekonomik olarak, hem de toplumumuzun geleceği açısından çok önemli olduğuna değinen Saraçoğlu, “Hastane kapılarında uzayıp giden kuyruklar kader değil, cehaletin acı sonuçlarıdır. Koruyucu tıp eğitimi vermek devletin borcu, bu eğitimi almak ta vatandaşlık görevi olmalıdır.” dedi.

‘Genç nüfusumuz kaosa sürükleniyor’

Önleyici sağlık hizmetlerinin bilinçli olarak bu toplumdan uzaklıştırılmaya çalışıldığını dile getiren Prof. Dr. Adnan Saraçoğlu, ileri yaş hastalıklarının genç hastalığı, genç hastalıklarının ise çocuk hastalığı pozisyonuna geldiğinin altını çizerek, “Gerekli tedbirler alınmazsa ve toplumumuz bu konuda bilinçlendirilmezse, sürekli öğündüğümüz genç nüfusuzumu ileride büyük kaoslar beklemektedir. Tehlikenin farkında olmalıyız ve buna göre çareler üretmeliyiz.” diye konuştu.

‘Hiç bir bitki fahiş fiyatlı değildir’

Bitkilerin sağlık üzerindeki koruyucu etkilerinin tüm dünya tarafından kabul edilen bilimsel bir gerçek olduğunu söyleyen Saraçoğlu, bu konunun bazı kesimler tarafından ticarete dönüştürülerek fahiş fiyatlara satıldığını hatırlatarak, “Türkiye’de yetişen hiç bir bitkinin fiyatı fahiş değildir. Dünyanın en kaliteli bitkileri bizim topraklarımızda yetişmektedir. Bir dünya para verilerek satın alınan süslü püslü kutulardaki koruyucu bitkiler, tamamen bizim topraklarımızdan öldü parasına toplattırılıp yurt dışında paketlenerek tekrar bize satılan bitkilerdir. Bitkilerin koruyucu özelliklerinden yararlanmak bir ticaret kapısı değil, önemli bir bilim kapısıdır.” dedi.

0 yorum: